TÜRKEŞ MANGA

TÜRKEŞ MANGA

07 Eylül 2024 Cumartesi

Bizi eski teknolojiyle soyuyorlar, duyan var mı?

Bizi eski teknolojiyle soyuyorlar, duyan var mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni

Bizi eski teknolojiyle soyuyorlar, duyan var mı?

Okuyucularımdan sık sık e-posta mesajları alıyorum.

“Türkeş Bey bizim burada birçok GSM şirketlerinin şebekesi çekmiyor, görüşme yapamıyoruz. Çok mağdur durumdayız lütfen sesimizi duyurun” diyorlar.

Bu öyle bir sorun ki; hangisinden nasıl başlayacağımı bilemiyorum.

İnsanları en hızlı iletişim sunacağız, ışık hızında internet kullanacaksınız diye aldatan dolandıran ve elleri sürekli ceplerimizde bizi ekonomik olarak yolan bu şebeke firmaları maalesef alt yapı iyileştirmeye gelince kaplumbağa hızından bile yavaş davranıyorlar. Aldıkları ücretler ise size vermedikleri hizmete karşılık en iyi hizmet veriyormuş gibi tahsil ediliyor.

Hani reklam olurlar diye bir yazı yazarken firmaların isimlerini vermiyoruz ya;

İşte reklam olsunlar diye buradan bu GSM kuruluşların isimlerini de yayınlamakta yarar görüyorum. Turkcell operatörlerinin sağladığı hizmet birçok yerleşim biriminde sorunsuzca erişilip kullanılıyor ama Vodofone ya da Avea kullanıyorsanız birçok yerde konuşabilmek için çok özel yetenekleriniz olması gerekiyor. Şebekeyi arayacaksınız, kolunuzu bacağınızı sağa sola çevireceksiniz belki o zaman çeker ve görüşme yapabilirsiniz.

Bölgemizde halkımızın oylarıyla seçilip meclise gönderilen milletvekilleri neden bu sorunu gündeme getirmezler bilmiyorum ama seçim zamanı geldiğinde köy köy dolaşmaya başlayıp oy dilenmeye başladıklarında birçok köylü vatandaşlarımız bunlara o soruyu soracaklardır. “Neden sesimi duymadın. Bu GSM şirketleri bizi kaz gibi yolarken, iletişim sağlamamıza imkân vermezlerken kış uykusunda mıydınız” diye.

Yazımın başında belirttiğim gibi bu konu o kadar geniş ki bunun bir de internet boyutu var.

İnternet abonesi olacaksınız, müracaat ediyorsunuz. Size 16 Mbit paket veriyorlar. Siz ay sonunda faturanızı tıkır tıkır öderken birden aklınıza erişim hızınızı sorgulamak geliyor. Giriyorsunuz sorgulama sitelerine o da ne! Bağlantı hızınız 9 Mbiti geçmiyor.

Aradığınızda “Kardeşim ben 16 Mbit tarifesi ödüyorum ama internetim neden bu kadar yavaş” dediğinizde size. “Tarifeniz 16 Mbite kadar sizin alt yapınız 9 Mbiti geçmiyor” diyorlar.

Ey AK Parti hükümeti ve temsilcileri, bakın sizin özelleştirme yaptığınız kurumların yeni patronları işte bu milleti böyle soyuyorlar. Madem alt yapı yetersiz ve sen bu parayı tam alıyorsun o zaman alt yapısını yenile kardeşim ya da “Ben bu alt yapıyı yenileyemeyecek kadar zavallı, aciz beceriksiz bir kuruluşum ama size şebekenizin desteklediği oranda indirimli paket sunuyorum” de.

İşin en kötüsü bu hırsızların soygununu fark ettiğinizde yapacak bir şeyinizin olmaması. Çünkü iki yıllık sözleşme imzalıyorsunuz. Cayma durumunuzda yasal cezai işlemleri de size yüklüyorlar.

İlçemiz Kozan’da internet erişim hızı belki iyidir bunu tam olarak bilemiyorum ama Kozan’ın köylerini çok iyi bildiğim için bu önemli sorunun bütün köylerimizi çok yakından ilgilendirdiğini de çok iyi biliyorum.

Bu konuya ilçenin mülki amiri olarak Kozan Kaymakamı Sayın Avni Oral’ın ve Kozan Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyetinin acilen ilgi göstermesi gerekiyor. Lütfen koltuklarınızdan bir zahmet kalkarak köylerimizi dolaşın ve vatandaşlarımızın bu önemli iletişim sorunlarına çare bulmak için girişimlerde bulunun. İlle de size dilekçe ile başvurmalarını beklemeyin.

Hızlı iletişim, hızlı internet nasıl İstanbul’un, Ankara’nın göbeğinde yaşayan vatandaşlarımızın hakkıysa benim Kozan ilçemin merkezi ve bütün köylerinin de hakkıdır. Bizler sürekli yazıp çiziyor, bağırıyoruz. Ama duyacak kişilerin kulakları tıkalı olduğu için duyulmazdan geliyor. İşte vatandaşımızın bu önemli sorunu için GSM şirketlerine gerekli uyarıyı yapacak kişiler omuzlarımızda taşıyıp meclise gönderdiğimiz sözde milletin vekilleri, mülki amirler ve belediye başkanlarıdır.

Köyden ilçe merkezine göç eden bazı vatandaşlarımız internet hattını şehir merkezine taşımak istediklerinde alt yapı ve hat olmadığından dolayı taşıyamıyorlar. Ya da Gaziköy, Hacıbeyli gibi önceden kasaba olan büyük yerleşim yerlerinde fiber internete geçmek istediklerinde “Yav kardeşim olmayacak şeylerle uğraşma 9 Mbitine şükret” diyorlar. Siz hangi çağda yaşıyorsunuz kardeşim. Dünyanın en pahalı internet ücretini alıyorsunuz. Dünyanın en çok vergisini faturaya giydiriyorsunuz. Nakil işi olunca alt yapı yok diyorsunuz. Fiber denince haydaaa diyorsunuz, Hızlı internet deyince arkanızı dönüyorsunuz. Yazıklar olsun size ve yazıklar olsun sizin gibi kurumları denetlemeyen yetkililere.

Son olarak yine önemli bir soygunu, özellikle AK Parti hükümetinin başa geldiğinden beri yasal olarak izin verilen ve ağızları sulanarak halkımızın cebindeki üç beş kuruşa göz diken TÜRKSAT hırsızlarına da değinmek istiyorum.

TÜRKSAT uydusundan hiçbir işe yaramayan, arada bir müzik ya da film atıp saatlerce insanlarımızı reklamlarla dolandıran kuruluşlar var. 100 TL’te cep telefonu satıyoruz diye gönderilen paketlerden salatalık, vibratör vs. ilginç şeylerin çıktığını ya da oyuncak telefonlarla insanlarımızın göz göre göre soyulduğunu her kes görüyor ama maalesef devletimizin başındakiler bir türlü görmüyor. Bu yayınlar tamamen TURKSAT uydusundan evlerimize ulaşıyor.

Kısaca özetlemek gerekirse deveye sormuşlar “Neden boynun eğri?” diye..

Deve de cevap vermiş “Nerem doğru ki!”

İşte ülkemizin geldiği içler acısı durumlardan birisi. Her gün yaşadığımız ama göremediğimiz, görmezden geldiğimiz bazılarının ise milyar dolar para kazandıkları çok önemli bir konu.

İnşallah bu yazımdan sonra ilçemiz Kozan’da da yetkililer vatandaşımızın sesini artık duyar ve yetkilerini kullanırlar.

Bizi eski teknolojiyle soyuyorlar, duyan var mı?

Devamını Oku

Halk Eğitim Kurslarına Ücret Ödemeyin. Çünkü HEM Kursları Ücretsizdir!

Halk Eğitim Kurslarına Ücret Ödemeyin. Çünkü HEM Kursları Ücretsizdir!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni

Halk Eğitim Kurslarına Ücret Ödemeyin. Çünkü HEM Kursları Ücretsizdir!

Merhaba sevgili okurlar

Bu haftaki yazımda sizlerden gelen yoğun eleştirilerden birisi olan Halk Eğitim Merkezi kurslarından alınan ücret hakkında bilgilendirme yapacağım.

Bazı okurlarımız açılan kurslardan para alındığını belirtirken bazı okurlarımız da kursların ücretsiz olduğunu fakat kurs sonunda sertifika alırken kendilerinden Halk Eğitim Merkezi Okul Aile Birliği adına zorla bağış yapmalarını istediklerini belirtiyorlar.

Bazı okurlarımız da şikayetlerinde kurs sonunda kendilerinin sertifika ücreti ödemelerine rağmen ayni kursa katılan bazı arkadaşlarından bu ücretin alınmadan sertifikalarının teslim edildiğini belirtiyorlar.

Şikayetlerin en çoğunda da Halk Eğitim Merkezlerinin siyasi bir oluşumu desteklediği ve usta öğreticilerin bu kıstastan geçirildiği isim listelerinin ona gore hazırlandığı ve köylerde kurs açmalarının sağlandığı, açılan köy kurslarında öğrenci sayısının yeterli olmamasına rağmen kursa katılan hayali isimlerin listeye yazıldığını ve sadece denetleme zamanında bir çay içme bahanesiyle o kişileri kurs yapılan yerlerde bulundurduklarını belirtiyorlar. (Bununla ilgili yazımızı ilerleyen günlerde paylaşacağız)

Türkiye’nin en eski sanat ve meslek edindirme kursları olan Halk Eğitim Merkezi (HEM) yarım asırlık tarihi geçmişi bulunmaktadır. Ülke genelinde her il ve ilçede bulabileceğiniz bu merkezler son zamanlarda talep edilen kurs ücretleri ile şikayet konusu olmaya devam ediyor. Peki bu kurslar ücretli mi, talep edilen ücretler yasal mı? bugün bu konuyu detaylıca ele alacağız.

Halk Eğitim Merkezi Kursları ÜCRETSİZDİR!
Evet arkadaşlar başlıkta da belirttiğim şekilde HEM’de verilen tüm kurslar tamamen ücretsiz olup, isteğiniz dışında kimse sizden kayıt, öğretim ve sertifika alımı esnasında ücret talep edemez, zorlayamaz.

25.Madde Zorla Ücret Almayı Yasaklıyor
Kayıtlarda ücret talep eden kurs yöneticilerinin en büyük dayanağı MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ 25. maddesi olup, aslında yönetmelikte kurs yöneticilerine istem dışı ücret alamayacaklarını belirtiyor. Şimdi dilerseniz birlikte 25. maddeye bir göz atalım.

MADDE 25 – (1) Kurs düzenlenmesi ile ilgili eğitim ihtiyaçlarını belirleme çalışmalarından sonra talep edilen kurs, merkezin imkânlarıyla açılır. Gerekli olan araç, gereç, teçhizat, bina, bütçe, personel ihtiyaçları merkezlerce karşılanır. Kursa katılanlardan durumu uygun olanlar, kendi istekleriyle etkinlik giderleri için okul aile birliğine katkıda bulunabilirler.

İsterseniz (Gönüllü) Olarak Bağış Yaparsınız
Yukarıda MEB tarafından yapılan açıklamayı inceledik, maddenin son satırlarında sadece durumu iyi olan, kursa katkıda bulunmak yani kendi isteği ise gönüllü olarak bağış yapmak isteyenlerden alınabileceği belirtiliyor. Siz istemiyorsanız kimse size bağış yaptıramaz.

Halk Eğitim Merkezlerinin amacı zaten ücretsiz eğitim imkanı sağlamaktır. Okul yöneticileri buna rağmen hala para istemeye çalışıyorlarsa ordakilerin paradan gözü dönmüş demektir. Okul Aile Birliği Derneği adına istedikleri para için onlara ilkokul mu yönettiklerini söyleyerek gülümseyebilirsiniz…

Bu konuda aktaracaklarımız bu kadar olup, tekrar belirtmek gerekirse, HEM kursları ücretsiz olup, siz istemediğiniz sürece hiç bir ücret alınamaz. Sadece istemeniz halinde bağış (yardım) yapabilirsiniz. Sizden zorla ücret talep eden kurs yöneticilerini lütfen Milli Eğitim Bakanlığına bildiriniz.

Bu konudaki şikayetlerinizi;

T.C. Milli Eğitim Bakanlığına, BİMER (Başbakanlık İletişim Merkezi’ne), Kozan Kaymakamlığına, Kozan Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına ve İlçe Milli Eğitim Merkezi Müdürlüğüne yapabilirsiniz.

Devamını Oku

Ah Şu İmamlar

Ah Şu İmamlar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni

Ah Şu İmamlar

Toplumları, milletleri ayakta tutan, birlik ve beraberliğin kenetlenmesini, dağılmamasını sağlayan bazı değerler vardır. Din özellikle bunların başında gelir. Din olmazsa hiçbir millet varlığını sürdüremez.

Cenab-ı Allah (c.c.)’ın emirlerini ve dinin kurallarını insanlara din görevlileri anlatır ve gelecek nesillere aktarır. Bu yüzden hangi dine mensup olursa olsun din görevlilerinin insanlar ve toplumlar üzerinde çok büyük sorumlulukları vardır.

Evinizde televizyonunuzun karşısına ailece oturup bir yabancı film izlediğinizde filmin konusu ne olursa olsun mutlaka dini motiflere yer verilir. Filmin bir sahnesinde mutlaka bir rahip, papaz, haham vs. mutlaka görürsünüz. Özellikle dikkat ettiğinizde bu din adamlarının iyi giyimli, mütevazı ve insanların sorunlarına çare aramaya çalışan saygın insanlar olarak tanıtıldığını fark edersiniz.

Çünkü onların inançları gereği din adamları onlar için çok değerlidir. Ve onlara saygı duyarlar.

Tekrar televizyonun karşısına geçelim ve Türkçe bir komedi filmi seyredelim. Bu kez filmin kahramanları maalesef bizim dinimiz olan İslam dininin görevlileri imamlardır. Sırtında beyaz cüppesi, sakalı, şaklabanlıkları, bin bir türlü şarlatanlıklarıyla izleyiciyi güldürürler. Tamamen Türk yapımı olan yerli filmlerimizde maalesef imamlar bilinçli olarak hep kötü tanıtılır. Aslında ağlanacak bu halimize gülenlere tepki gösterdiğimizde ya bu komedi filmi bir şey olmaz üzülme derler.

Filmde kullanılan ve bizim için kutsal aylarımız olan üç aylardaki Recep, Şaban ve Ramazan isimlerini alay konusu haline getirdikleri için toplumda bu isimler artık kullanılmaz oldu ve buna da maalesef herkes gülerek seyirci kaldı.

Bu filmleri özellikle Kemal Sunal ve onun gibi toplumu etkileyen birçok sanatçının başrollerinde maalesef izledik.

Bize hep bu bir komedi filmi korkma bir şey olmaz denilirken olayın boyutunun maalesef hızla büyümekte olduğunu hiç fark edemedik.

Şimdi gelin elimizi vicdanımıza koyalım ve düşünelim. Bir çocuğumuz doğduğunda heyecanla imamı arıyoruz kulağına ezan okuması için. Ya da çocuğunuz evlenip bir yuva kurduğunda dini nikâhını kıyması için. Özellikle ailemizden biri yaşamını yitirdiğinde onun defin işleminden tutun da yapılması gerekli olan tüm dini vecibelerde çok iyi aradığımızı ve ister mutlu ister en acı günlerimizde imamların her zaman halkın arasında olup onların duygularını en iyi paylaşan kişiler olduğunu çok iyi biliyoruz.

Her namaz vakti “Allahu ekber, Allahu ekber” diye başlayan o güzelim namaza davet olan Ezanı- Şerifi okuyanların da bu insanlar olduğunu normal namaz vakitleri haricinde mübarek gecelerde, teravihlerde, bayramlarda bizler için çoğu zaman uykusuz kaldıklarını, devlet memuru olmalarına rağmen her zaman ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerini de biliyoruz.

Türkiye’nin en büyük bütçesine sahip olmasına rağmen camilerin mescidlerin, vakıfların hayırsever insanlar tarafından yapıldığı, fakat yönetimi elinde bulunduran bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığının, bu camileri korumayı bırakın personelinin yaşam standartlarını iyileştirmek ve din görevlilerini toplum içerisinde saygın insanlar olarak göstermek amacıyla maalesef hiçbir şey yapmamış ve yapmamaktadır. Birçok cami imamımın cami lojmanı olmaması nedeniyle baraka misali evlerde gecekonducu gibi yaşadığını görüyoruz. Diğer taraftan kurumunda çalışan personelinin hayat standartlarını bir türlü iyeleştiremeyen Diyanet işleri başkanlığının; camilerimizin restorasyonu için kaynak bulamadıklarını belirtmelerine rağmen ülkemizde binlerce kilisenin milyon dolarlarla restore edilerek ibadete açılmasına da seyirci kalmaktadırlar.

Konuyu tekrar imamlara getirelim. Elbette bunların içinde görevini layıkıyla yapmayan hak etmediği halde maaş alan imamlar da var. Özellikle bazı köylerde adı sadece imam olan ama imamlıkla alakası olmayan insanlar da var. Ama suç yine bu insanların değil onları denetlemeyen, görev yerlerini gezmeyen il, ilçe müftülerinin hatta Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinindir.

Lütfen dinimize gerçek anlamda sahip çıkalım. Dinimize sahip çıkarken de bizi aydınlatacak, bize ışık verip yön bulmamızı sağlayan imamlarla alay etmeyi bırakalım.

https://kozanbilgi.net/2014/09/ah-su-imamlar/ 

Devamını Oku

Dijital Büyücüler

Dijital Büyücüler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni

Dijital Büyücüler

Yıl 2017. Bilim ve teknoloji çağında tüm ülkeler kıyasıya bir rekabet halindeyken ülkemizde dijital kütüphaneler kapatılıyor fakat maalesef büyücü, medyum, sahte hoca çılgınlığı yaşanıyor. Üstelik bu çılgınlık teknolojiyle birleşip dijital büyücülerle ayyuka çıkmış durumdu.

Sosyal medya ve akıllı telefon kullanımının arttığı ülkemizde insanların duygusal boşlukları, inançları, yaşama ve özel hayatlarına dair beklentilerini istismar eden şarlatanlar da çalışma şekillerini çağa uydurmakta gecikmedi.

Bu sahtekarlar site kurmakla kalmıyorlar. Artık sosyal medya hesaplarından da teknolojinin tüm imkanlarını kullanıyorlar. Online hesaplarıyla kandırdıkları insanların çatır çatır paralarına el koyuyorlar.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyü ve benzeri eylemlerle insanlar hem manen hem de madden istismar ediliyor. Sosyal medyada açılan sayısız medyum ve sahte hoca hesabından yapılan paylaşımlarda ücret karşılığı mutluluk vaat ediliyor. Vaatler ise yaşananların ve toplumsal yozlaşmanın boyutunu gözler önüne seriyor. Büyü yaparak birçok şeyi başardığını iddia eden bu şarlatanlar, başta duygusal sorunları ortadan kaldırmayı vaat ediyor.

Bu şarlatanlar elbette bununla kalmıyorlar. Aralarında, eski sevgiliyi veya terk eden eşi döndürmeyi garanti edenlerden, kara büyü ile sevilmeyen başka bir kişiyi mutsuz yaşam sürmeye mahkûm etmeyi vaat edene kadar geniş bir menü sunuyorlar.

Tüm bu inanç istismarcılarının temel özelliği, üstün yeteneklere sahip olmalarını iddia etmeleri. Aralarında ünlü din alimlerinden el aldıklarını ve aslında başarılan her büyü çalışmasının ardında Allah’ın izninin yattığını dile getirerek yaptıkları eylemleri meşru kılmaya çalışanlar da bulunuyor.

Elbette hiçbir işlemi parasız yapmıyorlar. Üstelik sosyal medya hesaplarının yanı sıra profesyonel internet siteleri kurup çalışanlar da var. Bazı sitelerde büyülerin bir ürün pazarlanır gibi profesyonelce sunulduğu ve ayrıntılarla anatıldığı göze çarpıyor.

BU DOLANDIRICILARA MAALESEF KİMSE HESAP SORMUYOR

Bilimden uzak, apaçık inanç ve ruh sağlığı istismarına yönelik dolandırıcılık faaliyetleri sürdüren bu kişilerin çalışmalarını hiçbir kaygı barındırmadan uluorta yapması ise şaşkınlık yaratıyor.

Sahtekârlar, kendilerini ve sözde yeteneklerini duyurup, daha fazla takipçi elde etmekye çalışırken yine kendilerine bazı müşterilerinden gönderildiği iddia edilen çeşitli methiye yazışmalarını paylaşıyor. Peki bu inanç istismarcıları neler vaat ediyor? Aşk büyüsü, bağlama büyüsü, geri getirme büyüsü, geri döndürme büyüsü, evlilik büyüsü, ayırma büyüsü, soğutma büyüsü, canbar büyüsü öncelik taşıyor.

CİNSELLİĞİ YOK ETMEYİ TAAHHÜT EDİYORLAR

Ancak bazı büyüler var ki insanın kanını donduruyor. Büyüler arasında belki de en sıradan görüneni cinselliği bağlama büyüsü! Sabun büyüsü ise en etkili kara büyülerden biri olarak tanımlanıyor ve sabun büyüsünün insanların sevmedikleri bir kişiye sıkıntılar vermek ve mutlu süren hayatlarını alt üst etmek için kullanıldığı anlatılıyor. Bazı dolandırıcılar da bu büyünün sevilmeyen bir kişinin ölümünü sağlamak için yapıldığını ancak büyücülerin bile bu büyüyü yapmaktan kaçındığını dile getiriyor.

TACİZCİYE YENİ ZEMİN

İletişim kurmakta çeşitli yöntemler deniyorlar. Online destek verenler bile bulunuyor. Mail yoluyla fiyat tarifesi paylaşanlar, direkt telefon görüşmesi yapanlar ve sosyal medya hesapları üzerinden mesajlaşmak suretiyle iletişim kurma yöntemleri sırasında başı çekiyor. Tüm bunlar Türkiye’de geçmişte yaşanan ve günümüzde yaşanan taciz olaylarını hatırlatıyor. Kendini büyücü, medyum, hoca olarak tanıtan birçok kişinin adının karıştığı ve mahkemeye yansıyan çok sayıda tecavüz ve taciz olayı bulunuyor.

DİNİMİZDE EN BÜYÜK GÜNAHLAR ARASINDA YER ALIYOR

Büyü, bir insana kötülük yapmak için ayetlerin kullanılması, gelecekten haber verilmesi gibi eylemler İslam inancında en büyük günahlar arasında bulunuyor ve kesin olarak yasaklanıyor. Öyle ki büyü şirkle eşdeğer bir günah olarak tanımlanıyor. Buna karşın sözde din alimlerinin bu tarifsiz kötülükleri para için yapması, yine kendilerini müslüman olarak tanımlayan şahısların da büyü talebinde bulunması toplumdaki cehaletin bir kez daha gözler önüne serilmesini sağlıyor.

Devamını Oku

Kozan Büyük Bir Depreme Hazırlıklı Olmalı

Kozan Büyük Bir Depreme Hazırlıklı Olmalı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni

Kozan Büyük Bir Depreme Hazırlıklı Olmalı

Bu yazıyı yazarken bir deprem tellallığı yaparak halkımızı korku içine sokmak ve onları tedirgin etmek amacıyla değil aksine hızla büyüyen ve her gün yeni yeni devasa apartmanların dikildiği ilçemiz Kozan’da yetkililerin tedirgin olmalarını ve hazırlıklı beklemelerini sağlamaktır.

Kandilli rasathanesinden aldığımız verileri her gün KozanBilgi.Net ekranlarına anlık olarak yansıtıyoruz. Gördüğümüz kadarıyla hemen hemen her gün Kozan’da deprem oluyor. Fakat Richter ölçeğine göre değerleri küçük olduğu için fark edilmiyor. Fark edilmiyor diyorduk fakat yavaş yavaş kendini fark ettirmeye başladı. Yaklaşık bir yıl önceki verilere baktığımızda günlük 1.7 şiddetindeki depremler birkaç ay sonra 2.0 ve 2.4 şiddetlerine yükselmiş ve son bir aydır da 3.0 dan 3.5 arasında değerleri artık hemen hemen sabitlemiş ve birkaç günlük periyodik aralıklarla yaptığımız gözlemlerde 3.4 ün altına düşmediğini görüyoruz. Bu da bizi olası yüksek değerli depremlere hazırlıklı olmamız gerektiğini belirtiyor.

Geçtiğimiz günlerde Kozan’daki depremler hakkında açıklamalarda bulunanJeofizik Mühendisleri Odası (JFMO) Adana Şubesi Başkanı Melih Baki, Kozan ilçesinde iki günde yaşanan 16 depremin kendilerini şaşırtmadığını, bölgede sismik hareketliliğin yoğun olduğunu söyledi.

Anadolu Ajansı Muhabirine açıklamada bulunan Melih Baki, özellikle Kozan ve İmamoğlu ilçeleri arasındaki Tepecik ören bölgesinde, yaklaşık iki yıldır çok aktif olarak sürekli deprem olduğunu vurguladı.

Kozan’da son günlerde yaşananların da beklendiğini ifade eden Baki,”Akdeniz Bölgesi, sismik olarak son bir yıldır çok aktif bir süreç geçiriyor. Bölgede büyük bir deprem olması sürpriz sayılmaz” dedi.

Adana’nın bundan sonra ”uzak yakın, küçük büyük” tüm depremleri çok hassas şekilde hissedeceğini iddia eden Melih Baki, şöyle devam etti:

”Bunun en büyük nedeni, Çatalan içme suyu projesi sonrası kuyuların kapatılması. Kentteki içme suyu kuyularının kapatılmasıyla yeraltı suyu yükseldi. Çok katlı yapıların bodrumlarına su dolmaya başladı. Teknik araştırma yapılmadan regülatör köprüde suyun tutulması, yer altı suyunun yükselmesinde etkili oldu. Yakın bir depremde oluşabilecek hasar, beklenenin çok üstünde olacaktır.”

Melih Baki, Doğu Akdeniz’deki sismik hareketlilik göz önüne alındığında yapılması gereken en önemli konuların başında, daha önce Adana depremini geçirmiş binaların envanterinin çıkartılması geldiğini ifade etti.

Bu binaların olası yeni bir depremde nasıl bir tepki vereceğinin değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Baki, ”Yeraltı sularının yükselmesiyle zemin artık eski zemin değil. Bu nedenle bu binalar yeniden gözden geçirilerek, ne olabileceği araştırılmalı” diye konuştu.

JFMO Adana Şubesi Başkanı Baki, zaman kaybeden ilgili ve yetkili yerlerin bu durumu göz önüne alarak, gerekli çalışmaları hızla başlatmak zorunda olduğunun da altını çizdi.

Baki, Jeofizik Mühendisleri Odası olarak daha önce konuyu yazılı ve sözlü halde, Valilik ve Büyükşehir Belediye Başkanlığına da aktardıklarını sözlerine ekledi.
Evet, buradan anladığımız kısaca şu Allah hiçbir zaman göstermesin ama Kozan’da büyük bir deprem olabilir. Geçtiğimiz günlerde oluşan 3,4 lük depremin ardından Kızılay’ın deprem bölgesi olma ihtimali yüksek olduğu söylenerek Kozan’a gelmesi ve burada araştırma yapması da bunu doğruluyor. Fakat maalesef Kozan’da bu güne kadar deprem konusunda halkımızı aydınlatıcı hiçbir çalışma yapılmıyor, Ne Kozan Kaymakamlığından, ne Kozan Belediye Başkanlığından ne mimarlar odasından nede konuşması gereken diğer yetkililerin ağızlarından tek laf çıkmıyor.

Kozan’da deprem konusunda özellikle okullarımızda iyi bir eğitim kampanyası başlatılmalı yerel basın aracılığıyla halkımızın bilinçlendirilmesi ve deprem riskine karşı dayanıksız olan binaların tespit edilerek bu binaların depreme karşı dayanıklı hale getirilmesinin sağlanması ya da yıkımının sağlanarak risk ortamının kaldırılması gerekmektedir.

Kozan Büyük Bir Depreme Hazırlıklı Olmalı

Devamını Oku